KJK: İhanete ve Soykırımcılığa Karşı Kurdistani Birliği Büyütmeye Çağırıyoruz

“Hewlêr’de 18 Eylül tarihinde KNK Başûrê Kûrdistan Temsilciliği’ne yapılan saldırı sonucu Deniz Cevdet Bülbün arkadaş şehit düşerken, aynı gün Süleymaniye Erbet havaalanına gerçekleşen saldırıda da YNK’nin üç anti-terör pêşmergesi şehit düşmüştür. Bu saldırılarda şehit düşen Deniz arkadaşı ve YNK’li üç peşmergeyi saygıyla anıyor, ailelerine ve Kürt halkına başsağlığı diliyoruz. Bu saldırıları hiçbir biçimde kabul etmeyeceğimiz, ihanete ve faşist sömürgeciliğe karşı mücadelemizi büyüterek hesap soracağımız bilinmelidir.

DENİZ BÜLBÜN’ÜN ANISINA ULUSAL BİRLİK ÇALIŞMALARINI ZİRVELEŞTİRELİM

Kurdistan’da demokratik ulusal birliğin gelişimi için büyük bir emek sahibi olan Deniz arkadaş şahsında KNK’nin değerli ulusal çabaları hedeflenmiştir. Deniz arkadaşın ulusal bilinci, birikimi, insan olarak birleştirici kültürel yapısı, ulusal birlik çalışmalarında öncü örnek düzeyinde olmuştur. Deniz arkadaşın anısına cevap vermek, ihaneti parçalayarak demokratik ulusal birlik çalışmalarını zirveleştirmek olacaktır. Kürt ulusunun demokratik birliğinin şehididir. Düşman, KNK çalışmalarını ve Deniz arkadaşı hedefleyerek, esasta ulusal birliği parçalayıp yüz yıl önceki sömürge statüsüne mahkum etmek istiyorsa, buna karşı cevap da ulusal birliği güçlendirmek, büyütmek ve ihaneti sonlandırmak olmalıdır. Anısına ancak böyle cevap verilebilir.

FAİL TÜRK DEVLETİ VE KDP

Süleymaniye’deki havaalanına dönük gerçekleşen saldırı da TC devletinin Başûrê Kurdistan’da KDP ile geliştirdiği ihanetçi-ajanlaşmış işbirliğini yaygınlaştırmak, teslim almak amaçlıdır. Kurdistan’da kendi kimliği ile var olmaya çalışan, mücadele eden tüm güçlerin TC devletine teslim olması için bir saldırı hamlesi başlatmışlardır. Birkaç gün içinde Rojava’dan Şengal’e, Bradost’a, Süleymaniye ve Hewlêr’e kadar gerçekleşen saldırılar, bu hamlenin işaretidir. Zaten KDP, Zap ve Metîna alanlarında da uzun zamandır TC devletinin işgal saldırılarına öncülük etmektedir. Son süreçte de KDP’nin Bradost’da gerilla alanlarına girmeye çalışıp savaşa kışkırtan bir tutum içine girmesi ve hemen bunun ardından bahsini ettiğimiz saldırıların gerçekleşmesi, bu saldırıların kaynağının Türk faşist devleti ve KDP ortaklığı olduğunu çok net göstermektedir. Kürt kanına girmiş katil bir dış ilişki bakanı olan Hakan Fidan’ın Irak ve Başûrê Kurdistan ziyaretleri sonrası gelişen bu saldırılar, faile ilişkin ortada hiçbir tereddüt bırakmamaktadır.

TC faşist devleti Kürt halkına karşı soykırım suçu işlemekte, KDP ve Barzani ailesi de kendi ulusuna-kimliğine karşı bu soykırım suçuna ortaklık etmektedir. Buna karşı Kürtlerin KDP ve Barzani ailesinin ihanetine ve soykırımcı-sömürgeci TC saldırılarına karşı net tutum alarak direnişi büyütmesi ve ulusal birlik hamlesini geliştirmesi en büyük cevaptır.

KAZANDIRACAK OLAN FAŞİZME VE İHANET ÇİZGİSİNE KARŞI DİRENİŞİ BÜYÜTMEKTİR

Bu saldırı hamlesi, Kürtlerin son elli yıllık kazanımlarını tasfiye etme amaçlı gelişmektedir. Her şey çok açık ve nettir. Türk devleti soykırımcı saldırılarında, işbirlikçisi KDP de ihanette son raddeye gelmiştir, aktif olarak açıktan birlikte hareket etmektedirler. Halkımız ve Kürt kadınları, KDP’nin kendi halkına, direnen ve Kürtlüğün onurunu savunan gerillaya, demokratik kurumlara ve partilere karşı savaşan, Kurdistani kazanımları paramparça edip düşmana peşkeş eden çizgisini görmeli ve buna karşı tavrını ortaya koymalıdır. Güney Kurdistan, Hewlêr, Kerkük kimsenin malı değildir, Barzani ailesinin malı-mülkü değildir. Kürt halkının, Kürt kadınlarının, Kurdistan’ın kaderi ihanet çizgisi ile belirlenemez. Bugün artık teslimiyet ve ihanete karşı direniş ve zafer zamanıdır. 21. yüzyılda Kürtlere kazandıracak olan, soykırımcı faşizme ve ihanet çizgisine karşı direnişi büyütmektir. Bunun dışında Kürt kazanımlarını korumanın ve geliştirmenin yolu yoktur.

DİĞER BİR HEDEF DE IRAK HALKLARIDIR

Bu saldırıların bir hedefi de Irak halklarıdır. Aynı savaş suçu Irak halklarına karşı da işlenmektedir. Kerkük’te, Şengal’de, Maxmur’da, Süleymaniye’de ve Hewlêr’de provoasyonlar yaratarak iç karışıklık geliştirilmek istenmektedir. Bu plan, TC’nin Başûrê Kurdistan’dan başlayarak Irak’ın belli bölgelerini işgal etme ve bölgede hegemon bir devlet haline gelmenin planıdır. TC faşist devletinin sürekli bir biçimde “Biz Kürt halkına, Irak halkına saygılıyız, onlara karşı savaşmıyoruz, PKK terörizmine karşı savaşıyoruz” söylemi, bu kirli hegemon planlarını gizlemenin bir örtüsüdür. Hareketimiz Kurdistan’ın, Irak halklarının ve genel olarak Ortadoğu halklarının demokratik birliği için mücadele vermektedir. Bölen, parçalayan ve terörize eden ise, TC devletinin ve işbirlikçilerinin ta kendisidir. Irak devlet yetkililerinin ve esas olarak da Irak’ta yaşayan halkların bu derin planı görüp tavır alması önemlidir.

KÜRT KADINLARINA VE KURDISTANİ GÜÇLERE ÇAĞRI

Kurdistan’da “Jin Jiyan Azadî” felsefesi, özgür kadının ve yeni yaşamın felsefesi olarak gelişmiş ve bu felsefe evrenselleşmiştir. Kurdistan’da iradeleşen kadın, yaşamdır, ulustur, demokratik ulusal birliktir. Kurdistan’da demokratik ulusal birliğin temeli de kadının iradesine dayanmaktadır. Bu anlamda Kürt kadınları olarak, TC faşizmine ve işbirlikçisi olarak ihanet çizgisinde ilerleyen KDP’ye karşı “dur” demeli ve mücadelemizi büyütmeliyiz. Yaşama, ulusa, kimliğe karşı gelişen bu saldırılara karşı her yerde örgütlü irademizle mücadele etmeliyiz. Kürt kadınları olarak 21. yüzyılda Kürtlüğü tamamen yok etmenin planlarını karşı varlığımızı, ülkemizi ve kimliğimizi savunmalı, ihanete ve soykırımcılığa yol vermemeliyiz.

Kurdistan’ın tüm parçalarındaki ve ülke dışındaki tüm Kürt kadın örgütlerini, işçi, köylü, aydın, akademisyen kadınları, tam da böylesi tarihi bir süreçte ortak mücadele sürecini geliştirmeye, tarihi rolümüzü oynamaya çağırıyoruz. Kürt kadını bu tarihi rolünü oynamalı, tarih tekerrür etmemelidir. Bu biçimiyle başta Kürt kadınları olmak üzere tüm Kurdistani güçleri direniş çizgisinde mücadeleyi ve özgür Kurdistani birliği büyütmeye çağırıyoruz.”