Öz Savunma

Kapitalist moderniteye karşı demokratik moderniteyi yaratmanın en önemli esaslarından birisi, ulus devlete alternatif olarak demokratik ulusu geliştirmektir. Demokratik ulusun en önemli ayaklarından birini ise, özsavunma sistemi oluşturur. Doğadaki her varlığın bünyesinde bir savunma mekanizması olduğundan söz edilebilir. Canlılar dünyasında da her tür kendisine özgü bir savunma sistemine sahiptir. Savunmasız tek bir canlıdan söz edilemez.

Canlılar sahip oldukları öz savunma sistemine dayanarak varlıklarını koruyabilir ve sürdürebilirler. İnsanlar da gerek tek tek gerekse toplum olarak yaşamlarını sürdürebilmek için bir savunma sistemine ihtiyaç duyarlar.

Özsavunma denince kastedilen salt askeri bir duruş ya da silahlı örgütlenmeden ziyade, toplumun kendisini her alanda korumak için örgütlenmesi ve bu örgütlenmelere dayanarak mücadele etmesidir

Kürt toplumu gibi ekonomik, siyasi, kültürel, fiziki ve sosyal olarak soykırımla karşı karşıya bulunan toplumların kendilerini bu soykırımlara karşı koruyacak örgütlenmelere yönelmesi, tam anlamıyla bir öz savunma mücadelesi ve bir haktır. Bir toplumu ortadan kaldırmaya yönelik bilinçli-örgütlü ve planlı olarak organize olmuş güçlerin yürüttüğü kapsamlı bir saldırı olan soykırım bir insanlık suçudur.

Toplumun en çok ezilen ve baskı altına alınan kesimi olarak özellikle kadınlar için ise özsavunma ihtiyacı hayati önemdedir.

Genel bir yargı olarak veya egemen erkek iktidarın bir manipülasyonu (hileli yönlendirme) olarak şöyle bir düşünce tarih anlatımına her daim hâkim olmuştur; kadınların direniş ve silahlanmaya dayalı savunma tarihi yoktur. Genelde başlarına gelen felaketleri sineye çeken, içi kan ağlayan, kader kurbanı, biçare kadın imajı yaratılmış, direnişçi kadınlar marjinal kişiler olarak ele alınmış ve bu imaj üzerinden de ekstra boyun eğmeler yaratılarak, eziklik süreklileştirilmiştir.

Buna karşı, ataerkil sistem altında her türlü hakları gasp edilen kadınlar ancak kendi özsavunma mekanizmalarını oluşturarak maruz bırakıldıkları aşağılanma, taciz, tecavüz ve kırım politikalarını altedebilirler. Bunun için de tarihlerini öğrenip her alanda kendi öz örgütlenmeleri ve kurumlaşmalarını yaratmaları, hayatın her alanında kendilerine yer açmaları ve gerekirse askeri güçlerini de yaratmaları gerekmektedir.

Buna örnek olarak, 30 yıldır aktif direnişte olan Kürt Kadınlarının dünya kadın mücadele mirasına dayanarak bugün geliştirdiği YJA-Star, YPJ, YJŞ, YPS-JIN, HPJ meşru savunma örgütlenmeleri kadının özsavunmasının somut ifadeleri olmuştur.

Kapitalist sistemin ve yürütücüsü ulus-devletlerin Kürt kadın militanlara yönelik sürdürülen şeytanlaştırma politikalarının uzun tarihini izlemek şaşırtıcı olmayacaktır. Kürt kadınları NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip ve oldukça eril bir askeri yapısı olan, cumhurbaşkanının kadınlara en az üç çocuk yapmayı telkin ettiği ve kadınlarla erkeklerin eşit olmadığına olan inancını alenen söylemekten çekinmediği Türk devletine karşı; kadınları İslam adı altında iradesizleştirip idam politikaları ile katleden İran rejimine karşı; kadını iradesizleştiren ve kimliksiz bırakan baskıcı ve totaliter baas Suriye rejimine karşı savaştığı kadar eril erkek zihniyetin Ortadoğu’daki JİTEM’i olan DAİŞ’in kadınlara tecavüzü “helal” gören, köleliliği kadının kaderi olarak dayatan, barbarca eylemleri için cennette 72 bakire vaat eden ve temel propaganda aracını kadınların yok edilmesi olarak gören bir güce karşı kadının öz savunması varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama adımı olarak hayati bir öneme sahiptir. Bu nedenle öz savunma bilinç, irade, örgütlenme ve eyleme geçmenin adı olarak kadın toplulukları için vazgeçilmez önemde geliştirilmelidir.

Bunların yanı sıra kadınlar öz savunma bilinci ile toplumunun kendi içindeki ataerkilliğe karşı savaşıyor; çocuk yaşta evliliklere, zorla evlendirmelere, namus adına işlenen cinayetlere, ev içi şiddete ve tecavüz kültürüne karşı da mücadelesini yaygınlaştırmaktadır.

Bu açıdan Kürt Kadın Özgürlük Hareketininöz savunma anlayışı ve örgütlenmesi iki boyutta şekillenmektedir; birinci boyut, sömürgeciliğe ve kapitalist hegemonyaya karşı toplumsal varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama temelinde siyasi hedeflere bağlı öz savunma direnişidir.

İkinci boyut ise devletçi uygarlık ve egemen erkek sistemine karşı kadın toplumsallığını, varlığını ve özgürlüğünü korumaya alma ve savunma gücüne kavuşturma temelinde sosyal devrim anlayışına bağlıdır.

Kadın öz savunma bilinci ve örgütü hem siyasal hem sosyal devrimlerin iç içe geçtiği ve paralel geliştiği çok yönlü bir içeriğe sahiptir.

Temel karakteri cins mücadelesidir. Cins mücadelesinin güvenlik politikası olan öz savunma, cins mücadelesinin gereklerine göre içerik ve biçim kazanır. Cins mücadelesinin formu ise özgün ve özerk kadın konfederal sistemidir. Kadın konfederal sistemi esasında kadın öz savunma sisteminin kendisi olmaktadır.

Özetle; kadın meşru savunma sistemi ve mücadele anlayışı ulus devletçilik, milliyetçilik, dincilik ve cinsiyetçilik anlayışlarına karşı demokratik ulus esprisini esas alır. Her ulustan, etnik kimlikten, inançtan ve kültürden kadınların meşru savunma direnişini geliştirme ve örgütleme ilkesine dayanır.

Bizler Kürt kadınları olarak, özgürlük sosyolojisi felsefemizle, konfederal sistemimizle, silahlı öz savunma yapılanmalarımızla dünyayı değiştiriyor, çağı güzelleştiriyor ve özgür yaşamı örgütlüyoruz. Bunun için durmadan her yerde ve her zamanda öz savunmalı varoluşumuzu geliştirelim, özgürlüğümüzü dokunulmaz kılalım!

Kürt kadınların öz savunma kapsamında geliştirdikleri örgütlenmeler aşağıda ifade edilmiştir. Öz savunma güçleri klasik militarist örgütlenmeler değildir. Kadın topluluklarının ataerkil sisteme karşı kendini koruma ve savunma gücüdür.

YJA STAR (Genel örgütlenme)STAR Özgür Kadın Birlikleri / Yekîneyên Jinên Azad ên Star
YPJ  (Batı Kürdistan)Kadın Koruma Birlikleri / Yekîneyên Parastina Jin
YJŞ (Ezidi Kadın Gücü)Şengal Kadın Birlikleri / Yekîneyên Jinên Şengalê
YPS-Jin (Kuzey Kürdistan)Sivil Savunma Birlikleri-Kadın / Yekîneyên Parastina Sîvîl – Jin
HPJ (Doğu Kürdistan)Kadın Savunma Gücü / Hêzên Parastina Jin