Besê Erzincan: Özgür Eş Yaşam Modelini Hayata Geçirmek Görevimiz

KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan Jin TV’de yayınlanan Xwebûn programında Gazeteci Arjin Baysal’ın sorunlarını yanıtladı. Özgür eş yaşama ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erzincan, “Özgür eş yaşam modeli, tecavüz, şiddet ve cinayet içeren mevcut evlilik sistemine karşı bir alternatiftir. Anlamlı, ahlaki, estetik yaşam modeli Başkan Apo’nun geliştirdiği özgür eş yaşam modelidir. Devlet ise tam tersini yapıyor ama biz devletin dayattığı yaşamı kabul etmiyoruz, tüm çalışmalarımız halkın, kadınların, erkeklerin özgür eş yaşam modeli ile yaşaması içindir” diye konuştu.

KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan’ın Jin TV’de yayınlanan röportajı şöyle:

Özgür eş yaşam Özgürlük Hareketinin gündemine nasıl girdi?

2010 yılında Önderlik Savunmalarında özgür eş yaşam modelini yazmıştı. O günden bu yana gündemimizdeydi. Önder Apo, PKK’nin kuruluşundan bu yana kadın özgürlüğüne büyük önem veriyor. Kadınların özgürleşmesi için stratejik bir çalışma yürüttü. Önderlik 1986 yılında Aile ve Kadın konulu bir kitap yazdı. 3. Kongreden sonra konuya ilişkin daha derin çözümlemeler yaptı. Daha çok Kürt kişiliğine odaklandı. Çünkü Kurdistan binlerce yıldır işgal altında. Dört parçada da büyük tahribatlı Kürt kişilikleri yaratılmıştı.

Önder Apo’nun araştırmaları giderek daha da derinleşiyordu. O sadece kadınların özgürlüğüyle ilgilenmiyordu. Temelde toplumu kadının şahsında özgürleştirmek istiyordu. Kadın şahsında toplum köleleştirildiği için Önderlik de kadınların özgürleşmesiyle toplumun ve erkeğin özgürleşebileceğine inanıyordu. Bu nedenle kadınlar için önemli çalışmalar yürüttü. Bunun yanı sıra kadın arkadaşların şehadetleri yaşandı, sadece harekette değil toplumda da şehit düşen kadın arkadaşlar oldu. Bu bedellerin sonucunda kadın örgütlenmesi sağlandı, kadın ordusu ve kadın partisi kuruldu. Bu şekilde bir ilerleme oldu. Özgür eş yaşam modeli 2010 yılında gündeme geldi ama geçmişi çok eski.

İnsanlığın başlangıcından günümüze kadar hem din, hem felsefe, hem de bilim her zaman ‘nasıl yaşanır?’ sorusunu sormuştur. Ancak yönteminde ve kuruluşunda her zaman ezen-ezilen taraf olmuştur. Rêber Apo’nun yaşamdaki tanımı nedir?

Rêber Apo, her zaman yaşamın bir anlamı olması gerektiğini söylüyor. Var olmaya ve eşit yaşamaya büyük önem verdi. Erkek ve kadın arasındaki yaşam öldürülmüştür. Bundan dolayı özgür eş yaşam modeli çok önemli. Çünkü ulus-devlet aile temelinde örgütleniyor. Hiyerarşiler ve iktidarlar bu temelde kurulmuş ve devam etmektedir. Özgür eş yaşam modeli, tecavüz, şiddet ve cinayet içeren mevcut evlilik sistemine bir alternatiftir. Anlamlı, ahlaki, amaçlı, estetik bir yaşam modeli Başkan Apo’nun geliştirdiği eş yaşam modelidir. Doğru ve güzel bir yaşam için bu modeli hayata geçirmek bizim görevimiz. Devlet ise tam tersini yapıyor, devletin güçlü olabilmesi için evlilik modeli kurmuştur. Ama biz devletin dayattığı yaşamı kabul etmiyoruz, tüm çalışmalarımız halkın, kadınların, erkeklerin özgür eş yaşam modeli ile yaşaması içindir.

Binlerce yıldır erkeğin egemen, feodal olduğu bir anlayış var. Ayrıca kadın köleleştirilmiş ve bu durumu kabul etmiştir. Bu anlayış değişmedikçe toplumsal alanda birlikte yaşamak mümkün mü?

Elbette büyük bir bilinçlenme gerekiyor. Ailenin, karı-kocanın durumu iyi anlaşılmalıdır. Nasıl yaşıyoruz? Hayatımızın anlamı nedir? Topluma girdiklerinde birbirlerini kabul etmediklerini görürler. O zaman neden özgür eş yaşam diyoruz, buna neden ihtiyaç duyuyoruz bunu tartışmamış gerekir. Dünyada Covid gibi birçok hastalık yaşandı. Neden? Dünya nüfusu arttığı için artık coğrafya da kaldırmıyor. Yaşamda bir denge vardır. Hayvanların, bitkilerin, insanların ve her şeyin bir oranı olmalı. Ancak devletlerin politikaları nedeniyle bu denge bozuldu. Mesela Erdoğan gibi yöneticiler bir kadının bilmem kaç çocuk sahibi olması gerektiğini dahi söylüyor. Ancak bir kadın çok sayıda çocuk doğurduğunda tüm yaşamı çocukların etrafında geçiyor. Ona hiçbir şey kalmıyor. Sadece çocukları ve kocası için yaşıyor.

Bir diğer husus da kadına yönelik şiddet, cinayetler çok arttı. Kadınlarda durum böyleyse toplumda şiddetin genel olarak arttığı anlamına geliyor. Ortadoğu’da bir kapanma olabilir ama Avrupa, Amerika gibi ülkelerde de çok korkutucu bir açılma var. Kadının bedeni de orada işgal ediliyor. Büyük bir cinsiyet farkı var. Kadınlar erkeklerden çok daha ucuza çalıştırılıyor. Burada da iktidar kadından faydalanıyor. Bir yerde eşit iş olmadığında iktidar bundan faydalanır. Bunun da etkisi var. Kadın kendine ne kadar güvensiz olursa iradesi o kadar kırılır, işgal o kadar fazla olur. Şu anki hayat kadınlar için çok kötü. Özgür eş yaşam için zihniyet değişiminin olması ve bunun için de büyük bir mücadele, savaş verilmesi gerekir. Hayatta değişim gereklidir. Kadının da, erkeğin de manevi olarak sistemden kopması gerekiyor.

Beşinci Savunmada Önder Apo, özgür eş yaşam konusunu bölüm bölüm açıyor. Kadın ile erkeğin özgür eş yaşamdaki görev ve sorumluluklarını tek tek vurguluyor. Kadın ile erkeğin görev ve sorumlulukları nelerdir?

Bir kadının nasıl yaşadığını çok iyi analiz etmesi gerekir ama bu konuda zayıflıklar vardır. İnsan durumunu bilmiyorsa üstesinden gelemez. Önderlik mevcut aileyi ve evliliği bir kafes olarak görüyor. Hem erkekler, hem de kadınlar bu kafese düşüyor. Ancak bu kafesteki kadın ve erkeğin durumunun iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Cinsiyetçi düşünce erkeklerin ve kadınların beyinlerini dolduruyor. Devlet ve iktidar erkekler üzerinde kirli bir politika yürütüyor. Görüyorsunuz para yok, fırsat yok, hiçbir şey yok ama evlenin diyorlar. Erkek eve geldiğinde yeni bir şey yapamıyor ve bunun acısını da kadından çıkarıyor.

Önderlik erkeği kaplana benzetiyor. Kaplan en saldırgan hayvandır. Kadın bir kaplanla aynı evde yaşıyor. Bu aç kaplan kadına saldırıyor, kadının ruhunu yok ediyor ve ona yaşama şansı bırakmıyor. Kadın ya her şeyi kabul edecek, ya da ölecek. Bütün bunları toplumda görüyoruz. Ancak kadın kabul ettiğinde kadının kişiliği de bozuluyor. Her şeyi kabul eden kişi köle olur. Kadınlar örgütsüz, savunmasız yaşıyor. Böyle bir insan sistemin karşısında nasıl duracak, erkeğe teslim olmak zorunda kalacak. Kadınlar para ve aşk adı altında kandırılıyor. Bir erkekle birlikte yaşadığında durumun tam tersi olduğunu anlıyor. Adamın kadını dövdüğünü, öldürdüğünü vs. görüyor. Bir kadın çok dikkatli olmalı. Bir erkeğin çok zengin olması kadının rahat yaşayacağı anlamına gelmez.

Anne de, baba da sabahtan akşama kadar çalışıyor ama baba eve geldiğinde anneye rahatlıkla evde ne yaptın ki diye sorabiliyor. Annenin evde yaptığı iş dikkate alınmıyor. En çok kadınlar emek veriyor. Özgür eş yaşamda erkeğin de değişmesi gerekir. Bizim kültürümüzde erkek iktidarı ön plandadır. Erkek de kendini eğitmelidir, evde de egosuyla mücadele etmelidir. Önder Apo, ‘erkeği öldürmekten’ bahsetti. Bu nedenle erkeğin çok güçlü mücadele etmesi gerekir.

Önder Apo, siyaset, politika, ekonomi vb. gibi insan eliyle yaratılan şeylerin toplumun yaşamına hizmet etmesi gerektiğini vurguluyor. Ama mevcut sistemde yaşam onların hizmetine giriyor.

Alternatifinin yaratılması gerekiyor. Sorun sadece kadın ve erkek arasında değil. Sistem zaten bunu yapıyor. Kadın ve erkek arasındaki ilişkinin çok özel olduğunu, buna kimsenin dokunmaması gerektiğini söylüyor. Bu kendini kandırmaktır. Özel şeylerin sosyal şeyler olduğu söylenir. Özgür eş yaşamdan bahsediyorsak toplumsal her alanda alternatifler ve değişimler yaratmalıyız.

Eş başkanlık sistemi bunun iyi bir örneğidir.

Evet, çok önemli bir model, hareketimiz açısından da çok önemli. Kadınlar her zaman yaşamın dışında bırakılıyor ya da zayıf kalıyor. Ama özellikle Rojava’da kadın devrimindeki mücadelemizle kadınlar kendi sistemlerini yeniden inşa ediyor, eşit bir sistem kuruyorlar. Bir işe başladığınızda kendinizi geliştirmeniz, o işi geliştirmeniz gerekiyor. Bu Rojava’da da yaşandı. Kadınlar ortaya çıktı, toplumun her alanına girdi, tecrübe kazandı, siyasette ve ekonomide kendini geliştirdi. Bu nedenle eşit temsilyet çok önemlidir. Kadın dışarıda böyle olunca evin içinde de değişim oluyor. Kadın-erkek eşitliği sağlanıyor. Dünyada buna benzer bir şey yok. Sadece Kurdistan’da aşağıdan yukarıya doğru böyle bir temsilyet var. Avrupa’da kabinelerde yarısı kadın, yarısı erkek olduğu söyleniyor ama toplumda bu böyle değil, sadece parlamentolarda. Mesela askere gitmiyorlar, ekonomiye erkekler kadar güçlü katılmıyorlar. Ama Önderlik sisteminde Rojava’da mahalleden büyük mekanlara kadar kadınlar her işe eşit ve çok sayıda katılıyor. Bu zaman içinde algının değişmesine de olanak sağlıyor. Artık kadınların sözlerine, çalışmalarına, yaklaşımlarına değer veriliyor, kadınlar muhatap alınıyor.