İran ve Doğu Kürdistan’da Kadın

Mezopotamya toprakları binlerce yıl kadın eksenli toplumsal sisteme ve özgür yaşama mekan olmuş topraklardır. Kadim bir tarihe sahip olan bu topraklar özgür toplumun zihin ve el gücüyle tüm insanlık değerlerini yaratmıştır. İran coğrafyasının sınır hatlarında yapılan kazılarda birçok tanrıça heykelinin bulunması, bu alanlarda neolitik devrimin çok köklü ve uzun bir dönem yaşandığını kanıtlamaktadır.

Kısaca çok köklü ve geniş bir kültüre sahip olan İran, uzun bir direniş süreci sonrası ataerkil bir kültür yapısı kazanmıştır. Köklü bir ana tanrıça kültürüne sahip olan İran kadını, günümüzde ana tanrıça kültürünü belli düzeyde korumakla birlikte, ataerkil kültürün şiddetli yönelimleri altında büyük bir ezilmeyi ve kimliksizliği yaşamaktadır. İslamiyetin bir siyaset ve iktidar dini haline getirilmesiyle birlikte kadın üzerindeki baskı ve şiddet daha fazla derinleşmiş, idam, recm (taşlayarak öldürme cezası), siğe (imam nikahlı geçici evlilikler), besiç (ajanlaştırma) uygulamalarıyla yaşam tümden bir işkenceye dönüştürülmüştür. Bir taraftan şeriat devletinin vahşet uygulamaları diğer taraftan çok güçlü toplumsal cinsiyetçi anlayış, dehşet düzeyde kadın intiharlarını gündeme getirmiştir. İran devleti kadın düşüşüyle toplumsal yozlaşmayı derinleştirip toplumu kontrolde tutmaya çalıştığı için, uyuşturucu, fuhuş, ajanlaştırma başta olmak üzere onursuzluğu ve düşüşü geliştiren her türlü yol ve yöntemi kullanmaktadır.

Doğu Kürdistan’da yaşayan Kürt kadınları ise bir taraftan rejimin Kürtler üzerinde uyguladığı şiddetli baskılar, diğer taraftan ataerkil geleneklerin katı uygulamaları altında nefes alamaz bir durumu yaşamaktadırlar. Kadın yaşamın tüm alanlarından dışlanarak eve kapatılmakta, kendisinden bihaber bir yaşama mahkûm edilmektedir. Devlet sisteminin çok yoğun etkilediği bölgelerde ise güçlü asimilasyon politikalarıyla kadın toplumsal kimliğinden kopartılarak sistem içine çekilerek yozlaştırılmaktadır. Doğu Kürdistan’da kadın, toplumsal gerilikler, devletin özel uygulamaları sonucu çepe çevre sarılmakta, verili yaşamın dışında küçük bir adım atmasına dahi izin verilmemektedir. Eril bir dünyada kadın olmak zor olmakla beraber Kürt kadını olmak ise çok daha zor koşullarda yaşamayı gerektirmektedir. İran’ın Kürtleri özerklik temelinde farklı bir kimlik olarak tanımaması, Kürt sorununu demokratik temelde çözmemesi, Kürt kadını üzerinde iki kat bir baskı ve şiddete yol açmaktadır.

DOĞU KÜRDİSTAN’DA KADIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜ

İran devlet rejimi en asgari demokratik normları dahi yerine getirmemektedir. Bu nedenle bir yandan içeride gelişen muhalefet diğer yandan dışarıdan gelişen baskılarla karşı karşıyadır. Küresel güçlerin müdahale kapsamında olduğunun farkındadır. Ancak kendi iç demokratikleşmesini sağlamak ve farklılıklar, özgürlükler konusunda toplumsal mutabakat yapmak yerine sistemin varlığını devam ettirmek için bir yandan baskı ve şiddeti, öte yandan ise tüm toplumsal dinamikleri eritmeye çalışmaktadır.

Gerici İran İslam rejimi toplumun en temel dinamik güçleri olarak kadınları ve gençleri görmekte, potansiyeli ve etkisi güçlü olan bu iki toplumsal kesimi daha fazla sistem içileştirmek için çok çeşitli politikalar geliştirmektedir. Özellikle Kürdistan’da besiçliğe ağırlık vererek birçok Kürt kızını etkileyerek ve örgütleyerek kendi kirli siyasetine alet etmeye çalışmaktadır.

Devam eden bu kirli politikalara karşı 2004 yılında kurulan Doğu Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi YJRK, Doğu Kürdistan ve İran’daki kadın hareketlerinin bu mirasına cevap olma ve bu mücadelenin takipçisi olma temelinde kendini inşa etmiştir.

YJRK’nin (Yekîtiya Jinên Rojhilatê Kurdistan – Doğu Kürdistan Kadınları Birliği) kuruluş amacı başta Doğu Kürdistanlı kadınlar olmak üzere İran’da yaşayan diğer halklardan kadınların maruz kaldıkları ataerkil, anti-demokratik, teokratik ve otoriter sistem ve uygulamalara karşı kadını bilinçlendirmektir. Kadının örgütlenmesine ve mücadelesine öncülük etmektir. Erkek egemen cinsiyetçi zihniyet ve yapılanmalarla mücadele ederek kadının, Kadın Kurtuluş İdeolojisi temelinde yaşamın her alanında özgür kimliğini geliştirmektir.

Güçlü bir ideolojiye, özgür yaşam felsefesine, sağlam bir mücadele stratejisine sahip olan YJRK, Doğu Kürdistan kadını başta olmak üzere İran’da yaşayan tüm kadınların özgürlük hareketi olarak doğmuştur. Köklü bir özgürlük ideolojisine ve özgür yaşam felsefesine dayanan, öz gücü ve öz iradeyi esas alan bir kadın hareketinin yenilmezliğini savunarak bu temelde mücadele yürütülürken, kadın öncülüğünün değişen dünya ve Ortadoğu koşullarına paralel olarak devrim mücadelesinde var olan gerekliliklerden ötürü 2014 yılında kendini KJAR (Koma Jinên Azad ên Rojhilatê Kurdistan – Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu) adıyla yenilemiştir.

YJRK döneminde, kadınlar, halklar ve ezilen tüm toplum ve toplulukların meşru savunma güçlerinin olması gerektiğine inandığından ve HRK (Hêzen Rojhilatê Kurdistan – Doğu Kürdistan Güçleri) içerisinde HJRK (Hêzên Jinên Rojhilatê Kurdistan-Doğu Kürdistan Kadın Güçleri) adıyla 2010 yılında YJRK’nin öz savunma gücü olarak kendini örgütlemiş, ardından gelişen kadın mücadelesi ve saldırılara daha çok cevap olabilmek amacıyla örgütlenme büyütülerek HPJ (Hêzên Parastina Jin – Kadın Savunma Güçleri) adıyla yenilenmiştir.

KJAR ve HPJ örgütlenmeleri kadının sosyal, siyasal, askeri ve bir bütün yaşamsal değerlerini korumak, İranlı kadınların özellikle Doğu Kürdistan’da kadınların sorunlarına özgürlük felsefesi temelinde çözüm olmak istemektedir.

Kürt halkının ve kadınların demokratik ulusal hakları ve özgürlüğünün kazanılması mücadelesini yürüttüğü için 9 Mayıs 2010 yılında İran devleti tarafından Evin Cezaevinde idam edilen Ronahi (Şirin Elamhuli) YJRK’nin öncü kadrolarındandı. Şirin Elamhuli’nin görkemli direnişi, özgürlükteki ısrarı Doğu Kürdistan ve İranlı kadınlara büyük direniş umudunu aşılamıştır ve özgürlük mücadelesinde öncülük etmeye devam etmektedir. Aynı zamanda ataerkil sisteme karşı direnen kadınların sembolü olmuştur.

İran’ın demokratikleşmesi ve Kürt halkının özgür, adil ve eşit bir yaşama kavuşması, özelde ise kadınların özgürleşmesi için bu gün İran zindanlarında Zeynep Celaliyan gibi onlarca Kürt kadını tutuklu bulunmakta ve işkencelere karşı direnmeye devam etmektedirler. KJAR ve HPJ, Şirin Elamhuli ve Zeynep Celaliyan gibi direnen kadınları kendi mücadelesinde öncü olarak görmekte ve özgürleşmeleri için mücadelesini sürdürmektedir.

KJAR yeni bir sistem olarak örgütlenme çerçevesi 8 temel noktada ifade edilebilir:

1- KJAR İran ve Doğu Kürdistan’daki kadınların büyük özgürlük hareketidir.

2- KJAR içerisinde yer alan tüm örgütler demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma temelinde çalışmalarını yürütecek ve özsavunma prensibine dayalı örgütlenecektir.

3- KJAR kültürlerin, kimliklerin, ulusların, dinlerin ve inançların çoğulluğunun toplumun zenginliği olduğuna inanır. Toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarını gözeterek, demokratik örgütlenmelerin insanları özgürleştirme görevini, kültürleri ve dinleri demokratik ulusun temeli ve kaynağı olarak göz önünde bulundurarak mücadele yürütür. Doğal öz savunma ve demokratik katılım esprisini destekler.

4- Kürtler Kürdistan’da öz yönetim, İran’da demokratik sistem ve aynı zamanda demokratik özyönetimlerin politik statüsünün kabulü için mücadele etmektedirler.

5- KJAR toplumsal yapılardaki cinsiyetçiliğe, ırkçılığa, ataerkil zihniyetli hükümetlere, ulusalcılığa, bilim ve dinin erkek egemen zihniyetçe kullanılmasına karşı mücadele eder. Aynı zamanda kapitalist modernitenin ellerinde ve ataerkil toplumun kuralları çerçevesinde bir alete dönüşen gerici aile yapısına karşı ve bu yaklaşımın öncelikle kadına sahiplik dayatmasına karşı savaşır. Sosyal bilimler ve özgür kadın-erkek ilişkileri temelinde demokratik aile ve özgür yaşam esprisi için mücadele eder.

6- KJAR genel örgütlenmeler ve komünler şeklinde tüm alanlarda konfederal sisteminin kurmaktadır. Halk toplantıları, akademiler, kooperatifler, kurumsallaşmalar vb. örgütlenmelere ve yerel yönetimler, demokratik politik etkinlikler, örgütlenmeler ve karar alma mekanizmalarına dayanır.

7- Demokratik sistem ve etkinliklerin örgütlendirildiği tüm alanlarda, KJAR eşbaşkanlık sistemini esas alır ve bu sistem toplumdaki tüm örgütlenmelerin temeli ve mekanizmasıdır.

8- KJAR kadınların ve toplumun tüm değerlerini ve kazanımlarını savunur. Bu çerçevede, şiddet içeren herhangi bir hareket, yani özsavunma kapsamında olmayan herhangi bir davranış kabul edilemez.